Son Dakika
DHMİ’nin yeni Genel Müdürü Serdar Hüseyin Yıldırım, havacılık muhabirleriyle DHMİ’nin İstanbul Florya Sosyal Tesisleri’nde bir araya geldi. Tanışma toplantısına, DHMİ Genel Müdür Yardımcısı Celal Özuğur, İstanbul Başmüdürü Sıtkı Zeybel, Basın Müşaviri Vahdet Nafiz Aksu ve İstanbul Havalimanları Muhabirleri Derneği Başkanı Cemil Yıldız da katıldı.
Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürü Serdar Hüseyin Yıldırım, kurumu yurt dışında yatırımlar yapan, rekabet edebilen global bir mark haline getireceklerini söyledi. Yıldırım, ”Türkiye’de TAV gibi bu işleri başarıyla yürüten şirketler var. Onlarla işbirliği yapabiliriz” dedi.
TAV’LA İŞBİRLİĞİ NEDEN OLMASIN ?
DHMİ’yi Türkiye’ye hapsolmaktan kurtaracaklarını kaydeden Yıldırım, bunu milli kaynakları kullanarak ve yerli markalarla işbirliği yaparak başaracaklarını söyledi. Yıldırım ”DHMİ böyle işbirlikleri yapabilir. Zaten Türkiye’de yürürlükte olan kamu özel işbirliği yöntemi var. Bu çok güzel uygulanıyor. Benim kafamda da TAV gibi kuruluşlarla yurt dışında işbirliği yapma fikri var. Niye olmasın ? TAV’la da olur, diğer işletmeci kuruluşlarımızla da olur. Yahut komple işletmeci olmayıp ta inşaatında yer alabilecek, teknik ve IT bölümünde yer alabilecek çeşitli profesyonel firmalarımız var. Hatta bir adım daha ötesi var. Belki bunu şimdi konuşmak çok erken ama bazı cihazların, ekipmanların tamamen yerli üretimlerini de üretici firmalarımızı da bu işin içine çekerek, yani ülkeyi komple bir lig yukarıya taşıyarak bu işi yapabiliriz” diye konuştu.
ARTIK MİLLİ BİR RADARIMIZ BİLE VAR !
Türkiye’nin son yıllarda milli kaynaklarla havacılıkta başarırlr çalışmalara imza attığına dikkat çeken Yıldırım, ”Mesela DHMİ’nin TÜBİTAK’la işbirliği içinde yaptığı bir milli radarımız var. Bunun ilk aşamasında kuş gözetleme radarımız vardı. Milli proje bununla başladı. Kuş gözetleme radarımızı yakında Antalya Havalimanı’nda devreye alacağız. Ama milli gözetim radarı adı verilen, bildiğimiz premeri radarı, yüzde 100 yerli olarak yaptık. Yazılımıyla, donanımıyla, her şeyiyle milli bir radarımız var şu anda. Hatta geçen Cumartesi ben de oradaydım. Bilim ve Teknoloji Bakanımız Fikri Işık’ın TÜBİTAK’ı ziyaretine bizi de davet ettiler. Bakanımız da çok etkilendi, bilmiyormuş detayını. ‘Ya bunu hepsini biz mi yaptık ?’ diye sordu. Evet hepsi bizim yerli. Bu teknoloji aşıldı diyebilirsiniz ama bu gelişim böyle başlıyor. Bugün bunu yaparsınız, yarın daha gelişmişini seconderyi yaparsınız. Bu iş böyle yürüyecek. Tabi illa ki bu cihazları adım adım geliştirmiş ülkelerin gittiği yolu takip etmek zorunda da değiliz. Şu anda teknolojinin ve bilimin geldiği seviye bize çok büyük ufuklar açıyor. Yani tabiri caizse by-pas yapabiliriz. Şöyle düşünün. Bir koşucu size üç tur bindirmiş sürekli önünüzde koşuyor. Siz de hep onun arkasında koşarsanız, onu hiçbir zaman yakalayamazsınız. By-pas yapabilirsek, yakalamak bir yana onu geçebiliriz de. Globalleşmenin ve teknolojinin geldiği seviyede bu imkanlar var. Yeter ki siyasi irade bu işlerin önünü açsın. Bu çok önemli. Gerekli idealist insanların bir araya gelmesiyle başarılabilecek bir konudur bu” şeklinde konuştu.
”DAHİ İNSANLARIMIZI TÜRKİYE’YE GERİ GETİREBİLİRİZ”
Türkiye’de veya yurt dışında yetişmiş, ancak farklı nedenlerle küstürülmüş çok sayıda dahi insanımız olduğuna vurgu yapan Yıldırım, ”Bizim her alanda, her konuda başarılı işler yapabileceğimiz yetişmiş insan gücümüz var. Ben dünyayı çok dolaşan, seyyah yönü olan, 120 ülke gezmiş birisiyim. Dünyada gitmediğim yer çok azdır. Şunu çok iyi biliyorum. Dünyanın her yerinde her bilim ve iş dalında çok üst seviyede yetişmiş insanlarımız var. Hepsi çok önemli vazifeler yapıyorlar. Bunlar şartlar hazırlanarak, ciddi projelerle davet edilmeleri halinde kesinlikle Türkiye’ye geleceklerdir. Kendileriyle oralarda konuştum. Gelmiyorlarsa bir sebebi vardır. Kıymetleri bilinmediğindendir veya şudur budur. Ama bu konuda ciddi bir çalışma yapılırsa geleceklerdir. Bizim yapamayacağımız bir şey yok, bunu demek istiyorum. Benim inancım bu yöndedir. Bu öyle bir pakettir ki gerçekleştiği zaman, Türkiye’yi dünyada birinci lige, hep o söylediğimiz ilk 10 ekonomi içine sokabilecektir. Bunu gerçekleştirmek için memleketçe komple bir hamle yapmak zorundayız. Sadece bir iki yönüyle meseleye bakmamak lazım. Mesela biz havalimanı yapıyoruz. Radarını, VR’nı, ILS’ini, asansörünü, yürüyen merdivenini yabancı firma getiriyorsa, veya karla mücadele, yangın müdahale araçlarını hepsini dışarıdan alıyorsak, bunun çok fazla bir kıymeti kalmıyor. O zaman biz projeyi gidip dışarıda yaptığımız zaman da bununla çok fazla övünemeyiz. Çünkü yarıdan fazlası yine yabancı marka olacak demektir. Benim kafamdaki bu değil. Saydığımız tüm bu ekipmanları sıra sıra, adım adım millileştirmemiz lazım” diye konuştu.
BENZER HABERLER