logo

18 Şubat 2015

UÇUŞ İPTALLERİNİN GERÇEK SORUMLUSU KİM ?

Yoğun kar yağışı ve tipi yüzünden, İstanbul Atatürk Havalimanı’nda 400’den fazla sefer iptal edildi. Daha çetin kış şartlarında bile bu kadar mağduriyetin yaşanmadığı limanda iptallerin gerçek sorumlusu kim ?

Şimdi herkes kafasını iki elinin arasına alıp düşünüyor. Ancak sorumluyu bulmak için bu kadar kafa yormaya gerek yok. DHMİ, TAV ve THY’nin her ay “yeni bir rekor” diye duyurduğu uçuş rakamları yetkililerin yutkunarak gizlediği gerçeği gözler önüne seriyor. DHMİ’nin verilerine göre Atatürk Havalimanı’ndan 2014 yılında uçan yolcu sayısı 57 milyonu geçti. Günde ortalama 1350 uçak limana iniş kalkış yapıyor. Peki bu rakamlar, dar alanda kısa paslaşmaların yaşandığı Atatürk Havalimanı için normal mi ? IATA, ICAO ve FAA gibi uluslar arası sivil havacılık örgütlerinin yaptığı tespitlere göre, Atatürk Havalimanı bu rakamlara tırmanarak ateşle oynuyor. Zira aynı otoriteler, günde ancak 700-800 uçağa hizmet verebilecek kapasiteye sahip limanda, neredeyse iki katı trafik yaşanıyor. Bu riskli operasyon, DHMİ, THY, TAV ve diğer aktörlerin özverili ve koordineli çalışmaları sayesinde kör –topal yürüyor. Ama nereye kadar ?  Tıpkı bugün olduğu gibi megakent İstanbul yoğun kar yağışına teslim olana kadar. 27 yıllık havalimanı muhabiri olarak, ben böylesi bir esaret görmedim.

thy_kar2

ESARETİN GERÇEK SEBEBİ NE ?

Gelelim 10 binlerce yolcuya bu esareti yaşatan gerçek sebebe… Havacılık otoritelerinin belki de sürekli operasyonun içinde olmadıkları, ya da havalar güllük gülistanlıkken geldikleri Atatürk Havalimanı’nda gözden kaçırdıkları çok önemli bir detay var. Uçak park yerleri ve taksi yollarının yetersizliği. DHMİ “Limanda sorun yok, elimizden geleni yapıyoruz”, THY “Kar havalimanını kapattı uçamıyoruz” diyor. Bu sorunların tamamını çöpe atıp yok saydığınızda bile sıkıntı aşılamıyor. Çünkü iniş yapan uçağın gelip park edebileceği pozisyon yok. De-icing, anti-icing işlemleri derken, bir uçağın böyle yoğun karlı havalarda havalanması 1 saati buluyor. Uçaklar kalkamadığı için pistlerde 30-40 uçak kuyruğa giriyor. Bu gecikme bir zincirin halkaları gibi bütün operasyonu kilitliyor. Uçaklar meydana hapsoluyor, yolcular çile çekiyor. Havayolu şirketleri, daha fazla rezalet yaşanmaması, yolcuların iyice çileden çıkmaması için, son çare olarak uçuşları iptal ediyorlar. Yaklaşık 10 yıldır iyice kördüğüm olan bu kısır döngü nasıl aşılacak ? Bu noktada İstanbul’a üçüncü havalimanı yapılmasına karşı çıkan kıt beyinler akla geliyor. Şimdi onlara sormak lazım. Üçüncü havalimanı daha önce yapılsaydı, bugün bu kadar sıkıntı yaşanır mıydı ? Elbette yaşanmazdı. Dünyanın çok sayıda büyük kentinde değil 3, 10’dan fazla havalimanı var. Buna dünya havacılığının devleri Amerika veya İngiltere’den değil, Euro bölgesindeki ekonomik krizden en çok etkilenen İspanya’dan örnek verelim. İspanya Madrid’e kentin yüzölçümünden daha büyük bir araziye Barajas Havalimanı’nı inşa etti. İnşa etti ama, bizimkiler gibi günü kurtarma kaygısıyla değil, 100 yılın sıkıntılarını peşinen kotarma adına bunu yaptı. Sözün özü havacılık otoritelerimiz, suçu birbirine atmak yerine birlikte sinerji yaratarak, ortak aklı hakim kılan kalıcı çözümler üretmelidir.  Sorumlu aramayı bırakıp “Bu maçı alacağız, Başka yolu yok !” Bir daha bu tür sıkıntıların yaşanmadığı, yolcuların hep güler yüzle ülkemizden ayrıldığı günlere bir an önce kavuşmak dileğiyle…

CEMİL YILDIZ/ APRON24.COM

Share
#

SENDE YORUM YAZ

9+6 = ?